Deterjan terimi temizleme özelliği olan bir kimyasal maddeyi değil, belirli bir temizleme problemini çözmek üzere pekçok kimyasal madde kullanılarak meydana getirilmiş bir karışımı ifade eder. Birkaç endüstriyel uygulama dışında temizlik su ile yapılır. Diğer taraftan çeşitli yüzeylerden temizlenmesi istenen kirlerin ancak çok az bir kısmı suda çözünmekte veya su ile karışabilmektedir. Bu durumda suda çözünmeyen bu kirlerin suda çözünmesini sağlayacak ya da bunları su ile karışabilir hale getirecek (teknik tabirle su içinde dağıtacak) bir takım yardımcı maddelere ihtiyaç vardır. İşte deterjanın rolü bu noktada açığa çıkmaktadır.Deterjan içerdiği yüzey aktif maddelerle (YAM) suda çözünmeyen kirleri suda çözünür hale getirir ve temizleme işlemi sırasında uygulanan mekanik etki ile oluşan bu kir-YAM kompleksi yüzeyden uzaklaştırılır.

Burada yüzey aktif madde terimini biraz açalım.Temizleme işlemi söz konusu olduğunda maddeleri basitçe suda çözünen ve yağda çözünen diye ikiye ayırabiliriz.Bu iki grup madde biribiri içinde kesinlikle çözünmez, bir biriyle karışmaz.Bu yüzden yağlı kirleri su ile temizlemek mümkün değildir. YAM'ler ise ilginç moleküler yapıları sayesinde hem suda hem yağda -kimyasal kompozisyonlarının izin verdiği ölçüde- çözünebilirler.Bir YAM molekülü 12-18 karbon atomu (yenebilir yağlardaki yağ asitlerinin karbon sayıları) içeren bir hidrokarbon zinciri (yağda çözünen grup, lipofilik grup) ve bunun bir ucuna bağlı kuvvetli polar bir gruptan (suda çözünen grup, hidrofilik grup) oluşmaktadır. Hidrofilik grup lipofilik grubun ortalarında da olabilir.Bu durumda da temizleyici özelliği zayıf olan fakat kimyasal kompozisyonuna göre kuvvetli ıslatıcı veya lif kaydırıcı-yağlayıcı özelliklere sahip (çamaşır yumuşatıcısı) YAM'ler elde edilir.

Deterjanlı su ile yapılan temizleme işlemi sırasında uygulanan mekanik etki yardımıyla YAM'nin lipofilik grubu kir yüzeyinin dışında su ortamı ile temasta kalır. Kir parçacığına yeterli sayıda YAM molekülü takıldığında bu parçacık yapıştığı yüzeyden kolayca koparak su içine taşınır ve üzerinde takılı polar gruplar sayesinde rahatça çözünür. Yüzeye de geri yapışmaz. Böylece yüzey kirden kurtarılmış olur.

YAM'lerin lipofilik grupları benzer özelliktedirler. Farklılık çözündürücü grubun özelliğinden kaynaklanır.YAM'ler de bu hidrofilik gruplara göre sınıflandırılır. Adlandırma ise bu maddeler suda çözündüklerinde polar grubun aldığı elektriksel yüke göre yapılır.(karboksilatlar, sülfonatlar, sülfatlar vb.) pozitif yük alıyorsa katyonik (alkilaminler, kuarterner amonyum tuzları): herhangi bir yük almıyorsa noniyonik (etoksile yağ alkolleri, sorbitan esterleri, alkanolamin kondensatları vb.) olarak adlandırılırlar. Bazı özel YAM'ler aynı anda hem anyonik hem de katyonik çözündürücü gruplara sahiptirler. Bunlar da amfoterik YAM olarak adlandır

YAM'leri gördükten sonra deterjan yapılarınıda kısaca inceleyelim. Öncelikle şu akılda tutulmalıdır. Hiçbir YAM bir temizlik problemini tek başına çözecek yapıda değildir. Bu kısmen YAM'lerin eksikliğinden olmakla birlikte, daha çok temizleme probleminin çok yönlü olmasındandır. Farklı kir yapılarında mükemmel bir sonuç elde edebilmek için farklı özellikteki YAM'leri bir arada kullanmak zorunlu olmaktadır. Fakat farklı YAM'leri bir arada kullanmaktaki asıl amaç sinerjik bir bileşim elde etmektir. Sinerji, basitçe, tek başlarına 50'şer kg. taşıyabilen iki kişinin bir araya geldiklerinde 150 kg. taşıyabilmeleri olayı diye açıklanabilir. Belirli bir temizlik işi için kullanımı uygun görülen YAM veya YAM'ler mutlaka uygun yapıcı ve kuvvetlendiricilerle takviye edilerek yüksek sinerjiye sahip bir deterjan haline getirilmelidir. Böylece hem temizlik daha az kimyasal madde kullanılarak ucuza getirilir, hem de temizlik sonrası atık miktarı azaltılarak çevre korumasına katkıda bulunulmuş olur.

Son olarak, temizlik maddeleri konusunda sıkça rastlanan pH kavramına değinelim. Bir kimyasal maddenin sudaki çözeltisinin pH değeri o çözeltinin iyon dengesinin ifadesidir. Saf suda, her on milyon su molekülünden biri pozitif yüklü H+ ve negatif yüklü OH- iyonlarına ayrılmış durumdadır. pH değeri H+ iyonlarının konsantrasyonunun negatif logaritmasıdır. Saf suda H+ konsantrasyonu 1/10.000.000=10-7 dir. Bunun negatif logaritması (basitçe paydadaki sıfırların sayısı) ise 7 dir. Böylece saf suyun pH değeri 7'dir denir.pH=7 de H+ ve OH- iyonlarının sayısı eşit olduğundan bu değer nötr değer olarak kabul edilir. Örneğin, bulaşık deterjanları nötr temizleyicilerdir.

Eğer suya asidik bir malzeme konulursa H+ iyonlarının sayısını arttırarak pH değerini düşürür. (örneğin H+ sayısı 1/10.000.000 dan (pH=7) 1/100.000'e (pH=5) çıkabilir). Dolayısıyla pH=7 nin altında ortam asidiktir denir.Diğer taraftan suya alkali bir madde konursa bu madde sudaki OH- iyonlarını arttırır. Dolayısıyla H+ iyonlarının oranını düşürür .(Örneğin H+ sayısını 1/10.000.000'dan (pH=7) 1/1.000.000.000'a (pH=9) düşürebilir). Bu yüzden pH=7 nadir rastlanan bir değerdir.

Örnekler verirsek, içme suyunun pH'I 6.5-8 arasındadır. Cilt pH'ı 5.5 civarındadır. Kolalı içeceklerin pH'ı 3.5, limon suyunun pH'ı ise 1.5 civarındadır. Her pH düşüşünün asitliğin on kat artması anlamına geldiği düşünülürse bu rakamlar daha iyi değerlendirilebilir. Uç değer olarak %5'lik sülfürik asit çözeltisinin pH değeri 0'dır. Alkalin tarafta ise kalıp sabunların pH değerinin 10.5-11, %10'luk çamaşır sodası çözeltisinin pH'ınında yaklaşık 12 olduğunu bilmek yeter. Uç değer olarak da %4'lük sodyum hidroksit çözeltisinin pH'ının 14 olduğu söylenebilir.

Genelde pH 5-9 arası nötr, 5-2 arası asidik, 2-1 arası kuvvetli asidik, pH=1'in altı ise yüksek asidik olarak değerlendirilir. Diğer tarafta ise pH 9-1 arası alkali, 12-13 arası kuvvetli alkali, pH=13'ün üstü ise yüksek alkali olarak kabul edilir. Yüksek asit ve yüksek alkali temizleyiciler genellikle bir miktar seyreltildiklerinde dahi uç pH değerlerini koruyacak kadar asit veya alkali içerirler.

Hangi yüzeyde nötr pH'dan hangi yönde ve ne kadar sapılabileceğine uygulamacı karar vermelidir. Kural olarak asidik yüzeyler (granit vb.) alkali temizleyicilerden, alkalin yüzeylerde (mermer, beton, mozaik) asidik temizleyicilerden zarar görürler. Bir zorunluluk söz konusu ise uç noktalara yaklaşmaktan kaçınılmalı, işi daha çok mekanik etki ile bitirmeye çalışmalıdır. Nötr yüzeylerde (polietilen, polipropilen, polistiren, PVC) uç noktalara fazlaca yaklaşılmamak kaydıyla uygun her temizleyici kullanılabilir. Fakat naylon, poliamid vb. yüzeylerde nötr pH'dan fazla uzaklaşılmamalı veya yüzey temizleyici ile uzun süre temasta bırakılmamalı, durulama yapılmalıdır. Yüksek asidik ve alkalin temizleyiciler çok ağır problemler için üretilmiş olup ya korozyona dayanıklı metal yüzeylerde (genellikle paslanmaz çelik) veya temizleyici-yüzey uyumunun yeterli olduğu durumlarda kullanılırlar.

Her durumda az-çok bir mekanik kuvvet uygulaması elzemdir. Temizleyicinin, problemi durduğu yerde gidermesi beklenmemeli; temizleyici söz konusu çalışma şartlarında uygulanabilecek fiziksel kuvvet kullanıldığında gösterdiği performans ile değerlendirilmelidir. Zira belli bir sınırdan sonra temizleyicinin yeteneğinde sağlanacak ufak bir artış bununla orantısı olmayan yüksek bir fiyat artışına sebep olmaktadır. Belirli bir iş için en iyi temizleyici söz konusu tatminkar neticeyi sağladıktan başka işçilik maliyeti ile malzeme giderini optimize edebilen temizleyicidir.



Temiz ve sağlıklı çevreler dileğiyle.







.